Sayfalar

11 Ocak 2012 Çarşamba

Dün İstanbul'daydım


Bakırköy'den Kadıköy'e deniz otobüsü ile gitmek sadece 20 dakika sürdü.
Resim Cumhuriyet Gazetesi arşivinden alınmıştır.  

Dün kızkardeşimle beraber günübirliğine İstanbul'daydık. Onun işle ilgili bir ziyaret için İstanbul'a gitmesi gerekiyordu, ben de İstanbul'da Yeditepe Üniversitesi'nde öğrenci olan oğlumu görmek istiyordum. Bodrum'dan sabah 10:30 uçağı ile İstanbul Atatürk Havaalanı'na vardık. Akşam 19:30 uçağıyla dönmek için havaalanında buluşmak üzere sözleşerek o Maslak'a ben Kadıköy Starbucks Cafe'ye gitmek üzere ayrıldık.

Havaalanından Bakırköy'e taksi ile gittim ve 12:20'de kalkacak olan Kadıköy - Bostancı deniz otobüsüne yetiştim. Kadıköy'de indiğimde her taraf inşaat halindeydi ve sağ tarafımda bir heykel dikkatimi çekti. Elinde bir balık tutan, giyimine ve haline baktığımda "Allah Allah" dedirten bir heykel. Hava soğuk ve yağmur çiseliyor olduğu için fazla inceleyemeden, hızlıca yanından geçtim. Sağında solunda bu heykeli kim ne zaman yapmış bir yazı, bir plaket göremedim. Yolun nerede olduğunu bulmaya çalıştım.Etrafa bakınırken karşımda "Kadıköy Şehremaneti" binasını görünce kendimi ona uzun uzun bakmaktan alamadım. 

Kadıköy Şehremaneti Binası.
Bu bina 1914 yılında mimar Terziyan tarafından yapılmış. Binanın yapılmış olduğu alana o zamanlar  Kumluk denilirmiş. Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti, İngilizlerin askerlerini bu binanın da bulunduğu Kumluk'ta yaptıkları barakalara yerleştirmesine mani olamamış. Mayıs 1919'da İzmir işgal edildiğinde halk bu Kadıköy Şehremini binası önünde toplanarak protesto etmiş. Binanın balkonuna Hüseyin Suat Bey, Ahmet Kemal Bey, Fahrettin Hayri Bey, Münevver Saime ve Halide Edip Hanımlar çıkarak heyecanlı konuşmalar yapmışlar, şiirler okumuşlar.

Ben yolun karşısına geçmek için bu güzel binanın bahçesine girerek arkasından dolaşmak zorundayım ve böyle zorunluluğa can kurban diyorum. Çünkü bu sayede binanın bahçesindeki ağaçları yakından görmek fırsatını buluyorum. Ne ağacı olduklarını bilmiyorum fakat bu kalın gövdeli ağaçların etraflarına yaydığı güçlü titreşimi hissediyorum.

Karşıya geçip Starbucks Kafe'ye oturduğumda saat daha 13:00 bile değil. Oğlum da birazdan geliyor, bir iki saat boyunca sohbet ediyoruz. Ona benim ve annemin yaptığı yaprak sarmalarını, peynirli poğaçaları veriyorum. Sonra o yurduna ben vapura gitmek için vedalaşıyor ve ayrılıyoruz. 16:20 Kadıköy Bakırköy deniz otobüsü ile Bakırköy'e oradan da havaalanına gidiyorum. Saat 17:15'te havaalanındayım. Kızkardeşim de geldikten sonra 19:30 uçağına biniyor, günün anlam ve önemiyle beraber dedikodusunu da yapıp Bodrum'umuza varıyoruz.

İnsanoğlu kuş misali işte... 

7 yorum:

  1. güzel bir gezi olmuş her zaman bekleriz İstanbul'umuza kocaman sevgiler:))

    YanıtlaSil
  2. CANIM BENDE OLSAYDIM YANINDA
    İSTANBUL'UN DEĞERİ
    :)))))))))))))):)
    ORALARDA GEZMİŞ GİBİ OLDUM
    TEŞEKKÜRLER:)
    BANA DA BEKLERİM:)

    YanıtlaSil
  3. ne güzel...gerçekten insanoğlu kuş misali :)
    oğluna başarılar diliyorum

    sevgiyle...

    YanıtlaSil
  4. canım ben de Kadıköy'lüyüm , bir daha gelirken haber ver , birlikte gezeriz, sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. iadei ziyarete geldim:))
    manzara harika :))
    bende oralarda olsam:))))

    YanıtlaSil
  6. Ay çok imrendim. Allah sağlık versin, nazar değmesin de bir dahakine daha çok fotoğraf koyun. Şu İstanbul'u çok görmek istiyorum.

    YanıtlaSil
  7. Reçelim, İstanbul'u seviyorum, sık gelmeyi istiyorum ben de.

    Bir kase lezzet, bir daha geldiğimde vaktim olursa ararım, seve seve. Ayrıca iade-i ziyaretin için de teşekkür ederim.

    Aynur'cuğum darısı senin yiğenlerin Yağız ve Mert'in başına inşallah güzel güzel okurlar ve meslek sahibi olurlar.

    Zeynep, Kadıköylü olmak bir şans bence. Ne güzel, bir dahaki gelişimde inşallah bir fırsatını bulur görüşürüz.

    Nergiz GB, bu fotoğraflar da ne yzık ki bana ait değil fakat ziyaretimde gördüğüm yaşadığım kareler. O soğukta ve o aceleyle fotograf çekmek hayli lüks olacaktı benim için. Fakat iyi bir blogger olmak her daim yanında fotograf makinesi ile dolaşmak demek oluyor. Yürüken, uyurken "blogumda nasıl yazarım bu durumu?" diye düşünmek demek...

    YanıtlaSil